GORHURAM


Dünya Hiciv Ustalarından: Mirza Ali Ekber Sabir

Fatma Aras
gorhuram(1)

payi piyade(2) düşürem çöllere
hari müğilan(3) görürem gorhmuram(4)
seyr edirem berrü(5) biyabanları(6)
güli(7) biyaban görürem gorhmuram

gah oluram behrde(8) zövregnişin(9)
dalgalı tufan görürem gorhmuram
gah(10) çıhıram sahile her yanda min
vahşiyi ğerran(11) görürem gorhmuram

gah şefeg tek(12) düşürem dağlara
yanğılı(13) vulkan görürem gorhmuram
gah enirem saye(14) tek ormanlarda
yırtıcı heyvan görürem gorhmuram

üz goyuram(15) gâh neyistanlara(16)
bir sürü aslan görürem gorhmuram
megberelikde(17) edirem gah mekân
gebirde(18) hortan(19) görürem gorhmuram

menzil(20) olur gah mene(21) viraneler(22)
cin görürem can görürem gorhmuram
bu kürre-i arzda men mühtesar(23)
mühtelif elvan(24) görürem gorhmuram

harici mülkünde hetta gezib
çoh tuhaf insan görürem gorhmuram

leyk(25) bu gorhmazlıg ile doğrusu
ay dadaş(26) vallahi billahi tallahi

harda(27) müselman görürem gorhuram
bisebeb(28) gorhmuram vechi(29) var
neyleyim ahır(30) bu yoh olmuşların
fikrini(31) gan gan(32)görürem gorhuram
gorhuram gorhuram gorhuram.

Mirza Ali Ekber Sabir, (d. 1862-ö.1911) Türk Azerbaycan edebiyatının önde gelen şairlerinden biridir. Hicviyesi, ironisi ile ünlü olan şair, aynı zamanda, Azerbaycan ve tüm Şark Edebiyatı’nda, yeni mizahî şiirin, satirik akımın kurucusudur. Şiirlerinde Türk dili’ne önem veren şair, aynı zamanda toplumcu bir şairdir. Azerbaycan Edebiyatı tarihinde ilk millî şair sayılan Sabir dünyada da taşlama ustalarının arasında yer alır.
Mirza Ali Ekber Sabir çocuk yaşlarda şiire ilgi duyar. Seyit Azim Şirvani’nin açtığı özle okula gider ve gene onun teşviki ile şiir üstünde çalışır. Gençliğinde Aşkabat,
Buhara, Horasan, Merv, Nişabur, Sebzevarl Sebzivar, Semerkant, gibi zamanın dünyaca ünlü birçok kültür ve medeniyet merkezini gezer.  Bu gezilerde gördükleri, onun gönül sızılarının ve siyasi konulu şiirlerin ana yurdu olur. 1905 yılına kadar gazel, kaside, mersiye tarzında şiirler yazar. Şairin basında çıkan ilk şiiri 1903 yılında “Şarki Rus” gazetesinde yayımlansa da, 1905 yılında “Hayat” gazetesinde yayımlanan “Beynelmilel” şiiriyle okuyucu kitlesinin dikkatini çeker. Sabir’in yergi şiirleri, sadece Azerbaycan’da değil, Türkiye’de, İran’da ve bütün Orta Asya’da yankı uyandırmıştır. Yergileri kitaplaşmadan “Molla Nesreddin” dergisinde yayınlanmıştır. Şairin ilk kitabı ölümünden sonra “Hophopnâme“ adı altında yayımlanmıştır.“Hophop” Sabir’in yaşarken kullandığı takma addır.

“Gorhuram” şiiri Türkçe Azerbaycan şivesiyle yazılmış, zamanımıza göre sade, konuşma havası içinde bir şiir… Bu şiir üzerinde beni düşündüren büyük faktör şairin öngörüsüdür. Duyarlık bakımından dinsel bağnazlığa yapılan bir taşlamadır. Şiirin ömrü, bir asrı geçkin olmasına rağmen tam da bugün için yazılmış gibi…
“payi piyade (yürüyerek) düşürem çöllere/ harimüğilan (dev dikenler)görürem gorhmuram (korkmuyorum)”dizesiyle başlayan bu şiirin bütününe bakıldığında; şair çölde, denizde, dağda kısacası doğada var olan her türlü beladan korku duymadığı belirtiyor. Çünkü bunlar somut ve doğaları belli, nasıl davranacağını da… Duygu yoluyla gördükleri, hisettikleri, dokundukları deneyim algısıyla; korkunun yok olmasını sağlıyor.
“bu kürrei arzda men mühtesar(sözün kısası) /mühtelif elvan(değişik ırklar) görüremgorhmuram” dizeleriyle insanın insan olma güzelliğine değiniyor. İnsan doğduğu gün varoluş süreci başlıyor. Bu süreçte deneyimler, iyi- kötü insan özelliğini de biliyor. Bu da dünyanın neresinden olursa olsun; farklı kültürden, farklı ırklardan olan insanlardan da korkulmadığına dikkat çekiyor.

Sabir, kardeş dediği halka, şiirin son dizelerinde söyle seslenir; ” Harda (nerede) müselman görürsem gorhuram (…) fikrini gangan (aklını kan bürümüş) görürem gorhuram “ Şiirin dizelerindeki ince alay, cehalete fırlattığı oklar oldukça anlamlı. Hiciv sanatını kullandığı bu şiirde, toplumun sıkıntılarını, dertlerini, dinin getirdiği batıl inançların korkusunu şiire taşımış. Buradaki asıl “korku” kuşkunun, güvensizliğin ve zorbalığın verdiği bir duygu durumudur.  Bu bağlamdan bakıldığında, sahte dini inançlardan kaynağını almış olanların verdiği bir eylem korkusudur. Zaman kavramının içinde yer bulan cahilliğin, cehaletin dini siyasete alet edenlerin verdiği korku ki; ülkemizde hızla yayılan, dinin ne olduğunu bilmeden, dindar havasına emellerini büründürenlerin fotoğrafını da içine alıyor. Sabir, şiirin bütününde bu korkunun ana damarını imliyor.

Sabir için bir yazıda, kendisinin ve ailesinin yaşamını zora sokma pahasına yaşadığı toplumu korkusuzca eleştirmeye devam ettiği şöyle vurgulanır; “Dil, mezhep, eğitim, taklide dayalı gericilik ve batıcılık, tembellik, rüşvet, sübyancılık, işçi ve kadın hakları gibi pek çok konuyu içeren şiirler yazdı. Fakat cahil din adamlarını, acımasız servet sahiplerini, aydın geçinenleri, millet namına geçinen sahtekârları, devlet memurlarını eleştirmesi, kalabalık ailesini sabun hazırlayıp satmakla geçindiremeyen Sabir’in hayatını zorlaştırmasına neden olmuştur.”(1) Gerçekten de yaşadığı kent ve civarında, sabun yapmak için kullandığı kuyruk yağını kasaplar ona satmamıştır. Sekiz kızıyla birlikte sefalete sürüklenmiştir. Bu durum bizim büyük hiciv ustamız Aziz Nesin’in Madımak’ta yakılarak yok edilmek istenmesine kadar varan yaşadığı zorlukları, baskıları ve hiçbir koşulda sözünü sakınmadan yoluna devam etmesini anımsatıyor.
Yoksulluk ve eşitsizliğe başkaldıran Sabir, Türk Azerbaycan şiir tarihinde yeni bir devri başlattı. Cehalete karşı yazılan bu yergi şiirleri ateş gibi yakıcıydı. Sabir, yaşadığı toplum içinde özgürlüğü bulamasa da tüm şiirlerinde ve özlü sözlerinde özgür bir sestir. Gorhuram” şiiri, dalkavukları, riyakârları ve dini çıkarı için alet edenleri alaya alıyor. Bu dini korkular, ülkeleri sosyal, kültürel ve ekonomik yönden uçuruma sürüklediği de gün gibi ortada. Bu açıdan bakıldığında şiir evrensel nitelikli içerik taşıyor ve bu çağla da örtüşüyor. Şiirin bende çağrıştırdıkları Alevi, Şii, Kürt, Türkmen, Arap, halkını acımasızca din adına öldüren insanları, diri diri yere gömenler ne garip ki din adına yapıyorlar. Yine çağın en korkunç olayı son günlerde, hemen komşu sınırda din adına, katliamlar yapılıyor… Bu karanlık insanlar, dini kullanarak, namlunun ucuna hedef arayanlara en yakın adres oldular. Bilindiği gibi tarih boyunca, dini gerekçelerle halkın aydınlanması geciktirildi. Hatta onları karanlığa gömen dinî tabular, yaşamla insan arasında bir pranga işlevini sürdürdü.“Gorhuram” demeyeceğimiz günler umuduyla, odlar, gönüller, ateş diyarının usta şairini saygı ile anıyorum.
Açıklamalar:
1-korkuyorum 2-yürüyerek 3-diken 4-korkmuyorum 5-toprak 6-çöl 7-dev 8-denizde
9-sandala binen 10-kah 11-gürleyen 12-gibi 13-püskürme halinde 14-gölge 15-yöneliyorum
16-bataklıklara 17-mezarlıkta 18-mezarda 19-hortlak 20-mekan 21-bana 22-harabeler
23-sözün kısası 24-değişik ırklar 25-ama 26-kardeş 27-nerede 28-sebepsiz 29-nedeni
30-çünkü 31-aklını 32-kan bürümüş      (1)http://www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/islam_arastirmalari_dergisi/sayi21/113_127.pdf
Kıyıdili Sanat Edebiyat Dergisi,Mart- Nisan 2015