RUS DÖNGÜSÜ


Yaşadığımız coğrafya nedeniyle tarih boyu en çok Ruslarla savaşmışız.   Bunun sebebi,   bölgede üstünlük kurma girişimidir. Bölgede hangi devletin hakim olacağını, yapılan ikili antlaşmalar, kurulan dostluklar, ikili ilişkilerde yapılan hatalar ve  en nihayetinde  kirli ilişkilerin belirlediği KİRLİ SİYASET ile  VAHŞI SİYASET belirledi.

Şöyle biraz hafızalarımız zorlayarak Altın Orda Devleti zamanında Türklere haraç veren Rus Knezliklerini  hatırlayalım:  Ne yazık ki Timur’un baskısı ve taht kavgası nedeniyle Altın Orda Devleti, Kazan Hanlığı, Kırım Hanlığı, Nogay Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Sibir Hanlığı gibi hanlıklara bölününce    Ruslar, Moskova Knezliği etrafında toparlanarak yavaş yavaş Türk yurtlarını ele geçirdiler.

Türklere vergi vererek yaşamlarını sürdüren Ruslar, bu defa Türklerden vergi almaya başladılar. Balkarlar, Kaçarlar, Nogaylar, Gagavuzlar, Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler ve adını sayamadığım yüzlerce   Türk boyunun yüz yıllar sürecek  esareti böylece başladı.

Türklerin yaşadıkları bu sıkıntıların bir çok sebebi olmakla beraber üç ana başlık daha fazla ağırlık kazanmaktadır:

1-TÜRKLERİN “BANA NE VE BİRBİRLERİNİ KISKANMA” DUYGULARI,

2-RUSLARIN VAHŞİ SİYASETİ,

3-RUSLARIN KİRLİ SİYASETİ,

Türklerin “Bana ne?  Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Her koyun kendi bacağından asılır,” gibi atasözlerinin, halk arasında yaygın bir davranış biçimine dönüştüğünü kabul etmek zorundayız.  Bir Türk boyu Rus saldırısına maruz kaldığında diğer boyların tepki vermemesi Rusları daha da cesaretlendirmiştir.

Dışarıdaki düşman unutulmuş, boylar arasında düşmanlık ortaya çıkmış, hatta aynı boy içindeki taht kavgaları  hiç eksik olmamıştır. Mesela Türkistan’ı kurtarmak için oraya giden Enver Paşa’yı birkaç ay için tutuklayan Lakay İbrahim Bek, kıskançlık duygusu yüzünden Türklerin kaderini değiştirdi. Lakayları Basmacılar hareketi ile bütünleştirmek için  mücadele eden Enver Paşa, ne yazık ki bölgedeki Türk boylarının kısır çekişmeleri yüzünden  başarılı olamayarak Çegan Tepesi’nde şehit oldu.

Benzer yüzlerce olayı sıralayabiliriz…

Ruslar 1556 yılında ASTRAHAN HANLIĞI ‘na son vererek bölgeye yerleştiler. O tarihten sonra Rusların tek hedefi AKDENİZE inmek oldu. Bu amaçları uğruna uygulamaya koydukları   VAHŞİ SİYASETLERİ  ile ilgili olarak yüzlerce örnek vermek mümkündür. Bölgedeki boyları sindirmek için acımasızca kılıçtan geçirmek, aydın Türkleri  Sibirya’ya sürgüne göndermek,  isteklerini kabul etmeyen hanları öldürmek, Ruslar için sıradan bir olaydır.

Bütün bunlar RUSLARIN KİRLİ SİYASETİ yanında   sönük kalır.  Dünyanın en kirli siyasetini yıllarca  yürüttüler.   Nikolay İlminski diye bir Rus tarafından geliştirilen alfabeler  Türk boyları üzerinde denendi. Tek bir Türkistan, çeşitli devletçiklere bölünerek  bugünkü  Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan yaratıldı.  Bu devletlerin alfabelerinde Kril alfabesinin değişik harfleri kullanılarak ortak Türk kültürünü  yok ettiler.

 

Boyların arasındaki küçük farklılıklar, sistemli bir şekilde ve  özellikle körüklenerek nefrete dönüştürüldü. Daha da kötü ve kirli olanı ise Türk halkı arasındaki mezhep farklılıklarının körüklenmesiydi.  Aynı sokağın içerisine “Ali ve Ömer”  okulları açılarak (İlk olarak Tiflis’te 1849 yılında açıldı.) halkı mezhepler üzerinden tahrik ettiler.

Amaçlarına  ulaşmak için kiralık milletleri ve örgütleri kullandılar.  Ermeniler, Rusların bu amaçlarına  hizmet eden en sadık millet oldu.

Rus  İmparatorluğu çökünce Baltık Cumhuriyetleri’nin bağımsızlık mücadelesine sessiz kalan Rusya, Azerbaycan’ın  bağımsızlık isteklerini 20 Ocak 1990 da Gorbaçov’un  tankları ile  durdurmak istediler ama 18 Ekim 1991 günü ilan edilen bağımsızlığa engel  olamadılar…  Prestroyka’nın mimarı Gorbaçov’a Azadlık Meydanı’ndaki Türk katliamının hesabını kimse soramadı. Aksine Nobel Barış Ödülü verildi. Sonra bağımsızlık uğruna  tankın üstüne çıkan Yeltsin, belki de aynı tankları  26 Şubat 1992 günü Hocalı’da yapılan soykırımda Ermenilere ateş desteği sağlamak için verdi.

Evet!..  1900 lü yılların başından beri Ermenileri  kollayan, koruyan ve aynı zamanda onları kullanan Ruslar, ASALA gibi örgütlerin lojistik desteğini sağlayarak ve yeri geldiğinde onları kullanarak tarihi misyonlarını tamamlayıp AKDENİZE indiler.  Çarın belirlediği “sıcak denizlere inmek” politikasını ne Komünistler ne Prestroyka ne de Putin değiştirme gereği duymadı.

Bugün Suriye’deki yeni komşumuz Rusya’dır.  Zaten Suriye’de var olan Rus varlığı artık açıkça ortaya çıkmıştır. Bundan sonraki gelişmeler Türklerin lehine olmayacaktır.  Nitekim kendi uçağının düşürülmesi için her provokasyonu  yapan Rusya, uçaklarının 24 Kasım 2015 günü Türkiye tarafından düşürülmesinden sonra BM nezdinde ve etkili olduğu tüm sahalarda Türkiye aleyhine çalışmalar yürütmüştür.

Türkiye’ye desteğini açıklayan Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Güneşli petrol platformunda  32 kişinin ölümüne sebep olan  yangının tesadüf olduğunu düşünemeyiz. Ya da Ermenistan Savunma Bakanlığı sözcüsü  Artsrun  Havhannisyan’ın 23 Aralık 2015 günü yaptığı “Azerbaycan’la yapılan ateşkes süreci sona ermiştir”  şeklindeki açıklamalarını Rusya’dan bağımsız olarak değerlendiremeyiz.

Moskova Knezliği’nin imparatorluğa dönüşmesi ile başlayan RUS DÖNGÜSÜ 10 Şubat 2016  günü  Türkiye’nin terörist kabul ettiği PYD’nin Moskova’da büro açması ile devam etmektedir. Bundan sonra hangi gelişmelerin olacağını hep beraber göreceğiz.

Umarım bu gerginlik iki halk arasında derin bir nefrete dönüşmez. Rus ve Türk halkları arasında düşmanlık olmadığı gibi çok büyük kültür farklılıkları yoktur. Rus klasiklerini okuduğunuzda, olayların Anadolu’nun bir köyünde geçtiğini düşünürsünüz.  Son yıllarda iki halk arasında önemli yakınlaşmalar hatta evlilikler olmuştur.  İmparatorluk hayalleri ve siyasetin kirli emelleri uğruna bu dostluk köprüleri feda edilemez. Akdeniz’e inme başarısını gösteren Rusya, kendi halkını  mutlu etmekten de çok uzaktadır.

Medvedev ile Putin arasında belli  sürelerle el değiştiren KGB destekli yönetim, gerçekleri görmelidir. İnsanca yaşam arzusu her şeyin üstündedir. Onlara, kendi klasiklerini okumalarını tavsiye ederim. Böylece hem Rus halkı hem de bütün insanlık için daha güzel şeyler yapmanın yolunu öğrenebilirler… 27.02.2016

, ,