IĞDIRLI TARİHÇİ YAZAR MÜSLÜM OĞUZ
Yazar ve şairler çok konuşmazlar. Bir köşeden izlerler olayları. Bazen dudak ısırırlar gördüklerine bazen de bıyık altından gülerler. Onları şaha kaldıran ise insanlık onurunun ve kendi değerlerinin yükselişini görmektir.
Iğdırlı yazarımız Müslüm Oğuz tam da böyle bir kişiliktir. Sapır sapır dökülen milli değerlerine kulak asmayanları gördükçe dudak ısırıp, küçük menfaatler peşinde koşanlara bıyık altından gülüyor. Müslüm Oğuz’un gözleri ne zaman ışıldasa biliyoruz ki Fatih’i ve Mustafa Kemal’i temsil eden gençler görmüştür. Çünkü o, tarihinden ders alıp geleceğe yürüyen gençleri sevmektedir.
Iğdırlı yazarımız sayın Müslüm Oğuz’la minik bir röportaj yaptık:
Sayın Oğuz, güzel Iğdır’ımızın yetiştirdiği önemli şahsiyetlerdensiniz. Aşağıdaki sorularımıza cevap vermeniz bizleri mutlu edecektir. Kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?
NEREDE DOĞDUNUZ?
Müslüm Oğuz: 20 Şubat 1951 yılında, Iğdır’da, Ermenistan ile Türkiye arasında sınır çizgisi olan Aras nehri kenarındaki Hakmehmet köyünde doğdum.
Babam Hacı Behram ile annem Hacı Samiye’nin üçü kız, dördü erkek olan yedi çocuklarının ilki olarak dünyaya geldim. Milliyetçi-muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum.
TAHSİL DURUMUNUZ NEDİR?
Müslim Oğuz: İlkokulu, Iğdır İnönü ilkokulunda okudum.
Ortaokulu da Iğdır’da bitirdim.
O zaman Iğdır’da lise olmadığı için lise birinci sınıf Kars Alpaslan’ lisesinde,
Iğdır lisesi açılınca da Iğdır lisesine kayıt aldırıp, Iğdır lisesinin ilk mezunlarından oldum.
Yüksek tahsilimi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde yaptım,1974 yılında mezun oldum.
YAZDIĞINIZ KİTAPLARLA İLGİLİ BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
Müslüm Oğuz: Yazdığım kitaplar:
Yayınlanmış altı eserim bulunmaktadır.
Bunlar sırasıyla şöyledir:
Kan Yolları Kapadı:
1918 yılında Mehmet Emin Resulzade önderliğinde bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ın, 1920 yılında tekrar Bolşevik Rusya tarafından işgalini ve bu arada geçen trajik ve ibretlik olayları konu edinmiştir.
İlk Hançer:
1983 yılında Kars’ta kaleme alınmış, 1985 yılında yayınlanmıştır. Piyese de çevrilmiştir. Bu eserimde, 1546-1552 yıllarında küçük bir Knezlikten (Prenslik) Çarlığa çevrilen Rusya ile kazan Türkleri arasında geçen mücadeleler, savaşlar ve entrikalar anlatılır.
Nisan Ağlar Mayısa:
Bu eserim, Kan Yolları Kapadı romanının genişletilmiş şekli olup, Nisan Ağlar Mayısa adıyla yayınlanmıştır.
Yüreğimin Götürdüğü Yere Bırakmıyorlar:
Yazıldığı dönem ve günümüz Türkiye’sinin toplumsal sorunlarının ve bu sorunların insanlar üzerindeki psikolojik etkisini anlatan, sosyolojik bir roman olup, 1998 yılında yayınlanmıştır. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının üniversite gençleri üzerinde oluşturduğu olumsuzlukları, öğrenciler arasındaki ayrışma ve bunun toplumsal etkilerini işlemiştir.
Tek Başına:
Nisan Ağlar Mayısa adlı romanımın ikinci cildi olarak, Ocak Ağlar Mayısa adıyla yayınlanacakken
Tek Başına adıyla çıkmıştır. Her iki eserin ikinci baskıları “Nisan Ağlar Mayısa ve Ocak Ağlar Mayısa” adlarıyla yapılacaktır. Bu romanda da, Azerbaycan’ın 1920’de Ruslar tarafından işgalinden 1992 yılına kadar geçen olaylar, Halk Cephesi Başkanı Ebulfez Elçibey’in mücadelesi ve Cumhurbaşkanı seçilişi arasındaki zaman ve olayları konu edinmiştir
Kerbela Akşamları:
İslam tarihinin kısa bir özetiyle birlikte insanlık tarihinin en trajik vakası olan Kerbela olayının anlatır.
İlk Hançer, Kayseri Doğuş Edebiyat Dergisi’nin düzenlemiş olduğu “İsmail Gerçeksöz Roman Yarışması”nda mansiyon ödülü aldı.
“Önce Vatan Dediler” adlı eserimle de, Yeni Düşünce gazetesinin 1990 yılında düzenlemiş olduğu, “ 12 Eylül ve Ülkücüler” konulu roman yarışmasında da mansiyon ödülü aldım. Bu eserim henüz yayınlanmadı.
“Genç Öğretmenin Acıları” adlı eserim 1978 yılında Hergün gazetesinde tefrika olarak yayınlandı.
Bunların dışında, Tohum, Yeni Nesil, Doğuş Edebiyat, Nilüfer dergilerinde hikâye ve makalelerim,
Kars Hüryurt, Yeşil Iğdır, Bursa Hakimiyet, Manisa Hür Işık, Manisa Olay gazetelerinde yazılarım yayınlandı.
BU KİTAPLARI YAZARKEN NEYİ AMAÇLADINIZ?
Müslüm Oğuz: Ben hep mesaj vermeye çalışmışımdır. Yani bu mesaj,”Böyle olmalı” demekten ziyade, “tarihte böyle olmuştur, günümüzde de böyle olmaktadır, gelecekte de böyle olacaktır,”şeklinde. Yoksa insanlar arasına düşmanlık salmak, vuruşmak için değil, tedbir almak için…
Ben, İsmail Gaspıralı’nın, “Dilde, fikirde, işte birlik” idealinin takipçisi rahmetli Elçibey gibi yeryüzünde bulunan bütün Türklerin sosyal, siyasi, kültür ve ekonomi birliğine gönül vermiş bir Türk evladıyım.
NEDEN TARİHÎ ROMAN TÜRÜNÜ SEÇTİNİZ?
Müslüm Oğuz: Tarihî roman türünü, başımıza gelenlerin, çektiğimiz sıkıntıların, acıların, boğuşmakta olduğumuz problemlerin kaynağını tarihte bulduğum için seçtim.
Böylece okurlarıma, özellikle gençlere tarih bilincini aşılama,
Tarihimizi sevdirme,
Eskiden olup biten olaylardan ders çıkarma,
Geçmişe bakarak geleceğe dönük planlar yapma, hoşça vakit geçirme,
Ve en önemlisi genç nesillere millî bilinçlerini canlı tutmayı hedefledim.
Benim roman kahramanlarımın ortak özelliği milli ve dini benliklerini iyi bilmeleridir.
Edebiyatımızdaki bütün edebi türler toplumumuzun gelişmesi, aydınlanması, cehalet ve bağnazlığın yok edilmesi için kullanılmalı ve Türk toplumunu anlatmalıdır. Burada sanat yapmak da önemlidir fakat asıl amaç toplum için olmalıdır. Yazarı mensubu olduğu milletin dertlerini, sıkıntılarını dile getirmelidir.
HEDEF KİTLENİZ KİMLERDİ?
Müslüm Oğuz: Hedef Kitlem, toplumun her yaştan insanları olmakla beraber, özellikle gençler.
Çünkü Türkiye’mizi yönetecek olan onlardır…
KİTABINIZI YAZARKEN HANGİ ZORLUKLARI YAŞADINIZ?
Müslim Oğuz: Konusunu tarihten alan kitaplarımı yazarken, tarih öğrenimi almış olduğum için konu ve kaynakta bir zorluk yaşamadım. Ancak yayınlanmalarında zorluklar yaşadım. Çünkü hepsini kendi imkânlarımla bastırdım. Dağıtımında da zorluklar oldu haliyle…
BİR EĞİTİMCİ YAZAR OLARAK TÜRK GENÇLİĞİNİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
Müslim Oğuz: Türk Gençliği her güçlüğü yenecek ruh ve yürek yapısındadır. Yeter ki sahip olduğu milli ve manevi gücün farkında olsun… Milli şuuru hep uyanık olsun… Ne var ki eğitimin adı milli ama kesinlikle millilikten uzak…
MÜSLİM OĞUZ ÖZEL HAYATINDA NELER YAPAR?
Müslim Oğuz: Otuz yıl hizmetten sonra emekli oldum.
Ders kitapları dışında okuduğum ilk roman,
Ortaokul ikinci sınıfta iken, Nihal Atsız’ın, “Bozkurtların Ölümü” oldu.
Bitirinceye kadar ağladığım bu roman ben de öyle derin izler bıraktı ki,
Tarihimize olan ilgi ve merakın yanında genel okuma sevgisini de aşıladı.
Okumalarım, okuduklarımdan not almalarım hâlâ aynı heyecanla devam ediyor…
Diyebilirim ki en çok okuyan insanlar yazarlardır…
Çünkü yazabilmek için de okumak gerek…
YENİ ÇALIŞMALARINIZ VE PROJELERİNİZ VAR MI?
Müslüm Oğuz: Elbette var. İkisinin yazımı bitmiş durumda. Üzerinde düzenlemeler yapıyorum…
Allah ömür verirse sırada başkaları var…
Dinimizin de şiarı: “ Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmek” değil midir?
YAZMAK İSTEYEN GENÇLERİMİZE NELER ÖNERİRSİNİZ?
Müslüm Oğuz: Millet olarak ne yazık ki çok az okuyoruz.
Başımıza gelenlerin çoğu okumamaktan, okuyup düşünmemekten…
Bu yüzden Okumalarını… Çok okumalarını diliyorum.
Daha önce de dediğim gibi yazmak için de okumak gerek…
Okumayan yazmaktan da uzak kalır…
Çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.