Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 6 Ocak akşamı hatırlarsanız şöyle demiştim; Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmaktan tutuklanmıştır. Takdir yüce Türk milletinindir. Aradan tam 2 sene 2 ay yani toplam 26 ay geçti. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama dediğim gibi yüce Türk milleti oynanan oyunu bozdu. O yüzden burada yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum.
Benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri’de Sincan’da Maltepe’de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Bu olmazsa benim serbest kalmamın hiç bir anlamı olmaz. Ben ne kadar suçsuzsam içeride yatan arkadaşalrım da o kadar suçsuzdur. Bugün benim serbest bırakılmamda sunulan gerekçeler hepsi için de geçerlidir.
İlker Başbuğ: Serbest kalmam bir başlangıç
Cezaevi 26 ay, bu da tarihin bir cilvesi midir? 26. Genelkurmay Başkanı, 26 ay… Cezaevi ne derseniz; cezaevi ızdırap, açı çekmektir. Ama bütün bunlara rağmen içimde nefret ve intikam duyguları taşımıyorum. Çünkü nefret duyanlar kendilerini de bir felakete sürüklerler.
Adalet deyince ne demek istiyorum. Ümraniye’de bulunan bir kaç el bombasından hareket ederek sanal bir Ergenekon Terör Örgütü projesini uygulamayı kimler planlamıştı? Eğer Türkiye Cumhuriyet, tekrar bir hukuk devleti olmak istiyorsa bu sorunu cevabı bulunmalıdır. Ve bu projeleri yapanlar adil yargılanmayla adaletin önüne çıkartılmalıdır.
Danıştay cinayetini sanal Ergenekon terör örgütüyle birleştirmek projesi kimlere aittir? Bunlar da ortaya çıkmalıdır, hesap sorulmalıdır.
Eğer Türkiye gerçekten hukuk devleti olmak istyorsa Teğmen Mehmet Ali Çebi’ye kumpas kuranlar belli. Bu kumpası kuranlar mutlaka cezalandırılmalıdır
Hanefi Avcı daha ne kadar içeride tutulacaktır. Bu insafsızlıktır, ayıptır. Bunu kimler istemektedir?
Değerli sınıf arkadaşım Hurşit Tolon Paşa bildiğiniz gibi sadece bir gizli tanığın ifadesine dayandırılarak menfur Zirve Cinayeti’yle ilişkilendirmeyi planlayan, uygulayan kimdir. Ne garip bir tesadüftür ki bu gizli tanık da aynen Tuncay Güney’e benzemektedir. Bu gizli tanık kimdir, silahlı kuvvetlerden atılmış biridir.
Balyoz davasında 51 numaralı harddiskin Tübitak dışında bir kurum tarafından incelenmesi için yırtılınmıştır adeta. Kimler bunun arkasında?
Başbuğ: Ergenekon terör örgütü projesini kim planladı
Ve işin en vahimi. Bugün çeşitli arkadaşlarımız Muzaffer Tekin, Kemal Alemdaroğlu, Levent, Doğan Temel, Serdar Öztürk. Bu arkadaşlarımız burada hastadırlar, morale ihtiyaçları vardır. Bu hasta insanları morale en çok ihtiyaçları olduğu zaman hala tutuklu bulunduran insanların hiç vicdanı olur mu? Vicdan yok be adamlar siz de Allah korkusu da mı yok.
Özel Yetkili Mahkemeler’in çukura gömülmesi tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşmesinde en büyük katkı olmuştur.
Son olarak söyleyeceğim şudur; Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet tarihinin en kiritk dönemlerini yaşamaktadır. Özellikle yargıda bütünüyle ayakta kalan bir tek kurum vardır; Anayasa Mahkemesi. Umuyor ve inanıyorum ki Anayasa Mahkemesi bugüne kadar almış olduğu doğru kararları önümüzdeki dönemde de başarıyla sürdürerek Türkiye’nin demokratikleşmesininde en önemli rolü oynayacaktır.